Erzin'de Yerleşim

Türklerin ana yurdu Orta Asya’dır. Bu konuda yapılan araştırmalarda Türk Devletleri’nin 116 olduğu tespit edilmiştir. Bunların en eskisi olan Büyük Hun İmparatorluğu’nun geçmişi M.Ö. 4. asra kadar uzanmaktadır.(18) Bilindiği üzere Cumhurbaşkanlığı forsunda 16 Türk Devleti’nin bayrağı bulunmaktadır. Atalarımızın bu tarihi geçmişlerindeki hareketlilikleri, dünya coğrafyası içinde pek çok yöre adının Türkler’le birlikte anılmasına sebeb olmuşdur.

Erzin kentinin ataları olan Oğuzlar Göktürk İmparatorluğu’na yenilince, VI. Yüzyılın sonlarından itibaren göçe başladılar. Bu göçler IX. Yüzyılın sonuna kadar sürdü.(19)

Türkmen adı da verilen bu Oğuzlar’ın, XI. Yüzyılın başlarında; İran, Azarbeycan ve Irak bölgelerine yerleşmeye başladıklarını görüyoruz.(20) Yüzünü batıya çeviren Türkmen (Oğuz) Aşiretleri 1071 Malazgirt Savaşı ile Anadolu’ya yayılmaya başladılar. Bu yayılmalar Anadolu Beylikleri’nin kurulması ile tamamlandı. Buna örnek olarak XIV. Yüzyıl ortalarında Elbistan yöresinde bulunan Dulkadir Beyliği ile Adana’da kurulan Ramazanoğulları Beyliği’ni söyleyebiliriz.(21) Ramazanoğulları Beyliği’nin 1572 tarihli Adana Mufassal Tahrir Defterleri’ne göre Adana Sancağı’na bağlı Kınık Nahiyesi’nin (Osmaniye ile Erzin arasında bulunduğu söylenen yerleşim alanı) ziraatle uğraşan Türkmenler tarafından iskan edildiği bildirilmekte olup, toprağa bağlı Kınıklı’ların vergiye bağlandıkları belirtilmektedir.(22) Deftere göre Kınık, Ayas, Berendi nahiyelerine bağlı köy isimleri belirtilmekte olup, Kınık’ta toplam 182 kişi nüfus bulunduğu kayıtlıdır. Ziraat açısından; Buğday, Arpa, Pamuk ve Susam ürettikleri yazılıdır. Kınık’ta Çeltik ekimi diğer yerleşim alanlarına göre çok daha fazladır. Şekerkamışı da bu yörenin ürünleri arasındadır. Alef adı verilen Ot, Saman ve Yulaf da önemli gelir kaynakları arasındadır. Yaz aylarında Kavun ve Karpuz da ekilmektedir. Hayvancılıkta koyun beslemek ön plandadır.

Erzin’li aşiretlerin Anadolu’ya yerleşen ilk atalarının izine, Bitlis ve Garzan Çayı çevresinde rastlıyoruz demiştik. Batman ili Beşiri İlçesi ile Bitlis arasında Garzan Çayı boyunca dağlara ve ovalara yayılan (Kışlak- Yaylak) Türkmen’lerin; Ab-ı Erzin, Cisr-i Kınıkdar ve Cisr-i Derbent isimli yerleşim merkezlerini kurduklarını Irakeyn Seferi esnasında öğreniyoruz. Osmanlı Devleti’nin ünlü Padişahı Kanuni Sultan Süleyman’ın Anadolu birliği’ni kurmak üzere Doğu Anadolu’ya yaptığı tarihi Irakeyn Seferi (1533-1536) esnasında Erzin adına ilk defa rastlıyoruz. Irakeyn Seferi ile ilgili ; Nusuhü’s- Silâhi’nin (Matrakçı), Beyan-ı Menazil-i Sefer-i Irakeyn-i Sultan Süleyman Han isimli eserinde Osmanlı Ordusu’nun Ab-ı Erzin’den 9.10.1535 tarihinde geçtiğini tespit ediyoruz. Yine Osmanlı Ordusu’nun İstanbul-Erzurum üzerinden geçerek Irakeyn Seferi’ni tamamlayıp, Diyarbakır- Halep üzerinden dönüşe geçtiğini görüyoruz. Ordu Antakya’dan 6.12.1535 te ve İskederun’dan 8.12.1535 de, daha sonra Payas-Kurtkulağı Menzili’ni de 10.12.1535 de geçerek, 11.12.1535 günü de Adana’ya ulaştığını belirliyoruz.(23)

Zaman içinde bereketli Anadolu toprağında dolaşan Türkmen aşiretlerinin Memlükler tarafından Haçlı Seferleri’ne karşı muhafız olarak I. Baybars (1260-1277) tarafından Suriye, Lübnan ve Filistine yerleştirildiklerine şahit oluyoruz.(24) Bölgedeki düzenlemede Türkmen Aşiretleri’nden meydana getirilen emniyet zincirinin halkaları; Şam-Halep, Şam-Rahbe, Halep-Ayas, Şam-Trablusşam, Şam-Safed, Şam-Kerek ve Şam-Beyrut’du.Sonraki yüzyıllarda Osmanlı İmparatorluğu’nun Yavuz Sultan Selim tarafından 1517 yılında kazandığı Mercidabık Savaşı ile Güney Bölgesi emniyete alınmış ve yeni düzenlemelere gidilmişti. Halep Eyaleti H: 931 (M.1524-1525) tarihli icmal defterlerindeki kayıtlarda Erzin-Kuyuluk mevkiinde Osmanlı Devleti’ne ait en önemli tımarlardan birisinin de burada olduğu belirtilmektedir.(25)

XVI, XVII ve XVIII yüzyıllarda Osmanlı Devleti bu bölgelerde aşiretlere dönük yeni yerleşim alanları belirleyip, onları vergiye bağlamaya ve kontrol altına almaya başladı..Ceyhan ırmağı ile Gavurdağı (Amanos’lar) arasında bulunan Ayas, Kınık, Berendi gibi merkezlere aşiretleri yerleştirmek üzere çeşitli zamanlarda emirler ve fermanlar çıkarıldı. Bunlardan 11.1.1691 tarihli emirle birlikte, yine 7.3.1691 tarihli ferman adı geçen yerlere ulaştırılıp, 1303 hane Türkmen Aşireti’nin Demirkapı mevkiine yerleştirildiğini görüyoruz. Yine aynı bölge için 1707-1712 yıllarında da aşiretlerin yerleştirilmesi için fermanlar gönderildiğini gözlemliyoruz.(26) Önceleri Hama, Humus dolaylarına yerleştirilen Karalu ve İsalû aşiretleri de 1710 yıllarında Kurtkulağı bölgesine iskân ettirilmişlerdir.(27)

Erzin yöresine yakın olan Kurtkulağı-Burnaz arasındaki bölge aşiretlerin değişik zamanlarda büyük mücadele verdikleri alanların başında gelmektedir. XVII. ve XVIII. yüzyıllarda Türkmen aşiretlerinin yerleşimi ile ilgili olarak Osmanlı Arşivlerinden Cevdet Türkay tarafından derlenen “Osmanlı İmparatorluğu’nda Oymak Aşiret ve Cemaatler” isimli araştırmasından örnekler sunalım.(28)

  • Çakırbeğli, Çalıklı, Çanakçı, Çanaklı, ve Dereli cemaatlerinin Kurtkulağı-Burnaz Köprüsü arasında bulunan bölgeye yerleştirilmeleri için Divan-ı Hümayun’dan emirler çıkarılmıştır.
  • Erzin’li(Erzin’lü) cemaatinin Adana Eyaleti’nde yerleştirilmiş Yörükân tâifesinden olduğu kayıtlıdır.
  • Kebe, Kebeli ve Kebeler cemaatlerinin Kurtkulağı-Burnaz Köprüsü arasındaki yöreye yerleştirilmesi kararlaştırılarak Divan-ı Hümayun’dan ferman çıkarılmıştır.
  • Kınık, Kınıklı veya Kınıklu cemaatı Türkmân Yörükânı tâifesindendir. Kınık cemaati Karakoyunlu Aşireti’nden olup, Adana Eyaleti’nde kışlarlardı.
  • Mustafa, Mustafalı ve Mustafalu cemaatı Hacılu Aşireti’nden olup, Adana ve Kozan Sancakları’nda iskan edilmişlerdir.
  • Ulaş, Ulaşlı, Ulaşlu Cemaati Beğdili Türkmân Aşireti’nden olup, Kurtkulağı-Burnaz Köprüsü arasında yerleştirilmiştir.
  • Mahmûdoğlu nâm-ı diğer Sofular, Receplü Afşarı Aşireti’nden olup Türkmân tâifesindendir. Adana Sancağı ve Kadirli Kazasına yerleştirilmiştir.
  • Karamustafalı, Karamustafalu cemaatı Yörükân tâifesindendir. Adana Sancağına iskan edilmişlerdir.
  • -İsâlar, İsâlı, İsâlu Türkmân Yörükân tâifesindendir. Adana ve Zülkadriye Kazasına yerleştirildiler.
  • Gökceler,Gökceli, Gökcelü Mamalu Aşireti’ne tabi olan bu cemaat, ziraatçi Türkmân Yörükân tâifesindendir. Adana, Ulaş ve Gökcelü kazalarına yerleştirildiler.
  • Çakal, Çakallar, Çakallı, (Çakallu, Çakal Türkmânı) Bozulus Aşireti’nden olan cemaat konar-göçer Türkmân Yörükânı tâifesindendir. Adana, İçel ve Antakya’da iskan edildiler.
  • Arık, Arıklar, Arıklı, Arıklu, Aruklu cemaatı Yörükân tâifesinden olup, Adana Sancağı’nda iskan edilmişlerdir.
  • Cerid, Ceridi, Ceridler Bozulus cemaatindendir. Adana, Yüreğir ve Uzeyr (Özerli) Sancaklarına yerleştirilmişlerdir.
  • Karıncalı, Karıncalu oymağı Adana’ya yerleştirilmiştir.
  • Azizli (Azizlü) oymağı Sakallı Ceridi Aşireti’nden olup Ekrad tâifesindendir. Adana Sancağı ve Zülkadriye Kazası’na yerleştirildiler.
  • Uzeyrli (Uzeyrlü) oymağı Yörükân tâifesindendir. Adana ve Payas Sancağına iskan edildiler.
  • Afşar, Afşarlı, (Afşarlu), (Avşar, Avşarlı, Avşarlu) aşireti konar-göçer Türkmân Yörükânı tâifesindendir. Adana ve Kadirli Kazası’na yerleştirildiler.
  • Çoban Kasım aşireti Türkmân tâifesindendir. Gavurdağı (Cebel-i Bereket) çevresine yerleştirildiler.
  • Çanakabdurrahman, Çanaklı Yörükleri, Çanaklı Türkmânı, Çataklı, Çataklu cemaati Bozulus Aşireti’nden olup,Türkmân Yörükânı tâifesindendir. Kurtkulağı-Burnaz Köprüsü ile Adana ve Yüreğir Kazaları’na iskân edilmişlerdir.
  • Osmanlı Devleti Divan-ı Hümayun’undan gönderilen bir fermanla, Kurtkulağı- Burnaz Köprüsü mahallinde ikâmet ederken yurtlarını terk ederek Kütahya taraflarına göç edip çevreye zarar veren aşiretlerin, yeniden eski yurtlarına dönmeleri için Anadolu Valisi Vezir Veli Paşa ile Kütahya Kadıları’na H:1148 (M:1735) talimatlar gönderilmiştir.(29)
  • Yine Raka Valisi Vezir Ahmet Paşa’ya gönderilen bir hükme göre İfraz-ı Zülkadriye Cemaatlerinden; Dönekli, Ulaşlı, Çalıklı, Develü, Kebelü, ve Çapakcılu aşiretleri Kurtkulağı- Burnaz Köprüsü mahallindeki yurtlarından ayrılarak okçu İzzetdünlü aşiretinin Kâfirdağı yaylaklarına konmaları yörede huzursuzluk yaratacağından eski yurtlarına dönmelerinin temin edilmesi emredilmiştir.(30)

Bütün bu oymak, aşiret ve cemaatler, zamanla Anadolu ve Rumeli yaylak ve kışlaklarına dağılmışlardır. Ayrıca yıllar boyunca hayvanlarına otlak ve su bulmak için devamlı konar- göçer olmuşlardır. Bu nedenle aynı boydan olan isimlere, Anadolu’nun değişik eyalet ve sancakları ile kazalarında rastlanmaktadır.

Bölgedeki yerleşimde en önemli kayıtlardan birisi de Fırka-i İslâhiye isimli Osmanlı Ordu Birlikleri’nin 1864-1865 yılları arasında İskenderun’dan deniz yolu ile gelerek çevrede yaptığı düzenlemelerdir.(31) Ceyhan Nehri ile Gavurdağı (Amanos Tepeleri’nin ön ve arka sırtları) arasında bulunan (Bu gün için; Adana, Hatay, Antep ve Maraş illerine ait sınırlar) bölgedeki kıyı köyleri ile dağ köylerindeki ahalinin yerleştirilmesi ve merkezler oluşturulması bu tarihte sağlanmıştır. Örneğin : Hacı Osmanlı Köyü esas alınarak bugünkü Osmaniye Vilayeti, Hassa ve İslâhiye Kazaları 1865 yıllarında kurulmuştur. O yıllarda Erzin, Ağyar, Büyük ve Küçük güllü, Ocaklı, Çaylı, Dörtyol (Çokçamerzimen) ve Üzeyir (Özerli) gibi yerleşim alanları mevcuttu.

Bu durumda Erzin ile Osmaniye arasında Toprakkale çevresinde kurulup ziraate dayalı kazanç elde ederek Osmanlı Devleti’ne vergi ödeyen Kınık Kenti Aşiretleri’nin, 1572 tarihli Adana Mufassal Tahrir Defterleri’ne göre yerleşim tarihlerini XV yüzyıl ortaları olarak kabul etmek mümkündür. Erzin’de hâlâ isimleri anılan atalarımızın bu kenti XVI yüzyıl itibariyle oluşturduklarını kabul etmemiz gerekmektedir. Kanuni Sultan Süleyman’ın Irakeyn Seferi’nde (1533-1535) tespit ettiğimiz; Ab-ı Erzin, Cisr-i Kınıkdar ve Cisr-i Derbent isimli yerleşim merkezlerinin Ceyhan Nehri ile Gavurdağları arasında, XVI yüzyılın ikinci yarısından itibaren yeniden gördüğümüze göre yukarıdaki tezimiz güç kazanmaktadır. Önceleri İkizoğlu Çiftliği, Karabasamak mevkii ve Şıhınocağı’na doğru yayılan aşiretlerin yerleşimi büyük bir olasılıkla bu günkü Erzin’i meydana getirmiştir..Bu bölgedeki Erzin adını ilk defa 1.10.1881 tarihli Tezâkir-i Cevdet isimli eserde tespit ediyoruz.(32)

Erzin’deki yerleşimin XVIII. yüzyıl sonu ve XIX . yüzyıl içindeki durumuna gelince: Osmanlı Devleti’nin Avrupa’daki başarısızlıkları ve özellikle 1877- 1878 Osmanlı- Rus Savaşını (93 Harbi) kaybedince Ruslar’ın Edirne’yi İstilâ etmesi, Rumeli’de bulunan Türkler’in Anadolu’ya göçünü başlatmıştır. 93 Muhacereti (göç) adı verilen bu hareket 1891 yılına kadar yoğun olarak, daha sonraları da aralıklarla yaşanmış olup toplam, 767.339 kişi iskân edilmiştir.(33) Adana bölgesine gönderilen muhacirlerin 1877-1891 yılları arasında 28.730 kişi olduğu belirlenmiştir. Özellikle bu bölgede Ceyhan ve Yumurtalık çevresine gönderilen göçmenlerden 24 ü Bulgaristan, 21 i Kafkasya ve 3 üde Girit’ten olup (Turunçlu ve Ocaklı köyleri), toplam 48 köy oluşturulmuştur. O tarihlerde Erzin-Yumurtalık Karayolu’nun kavşak noktasına (Urlu Mazı Mevkii) yerleştirilen bir göçmen gurubunun bulaşıcı hastalık nedeniyle bölgeyi terk ettiği söylenir. İkinci gelenler Bulgaristan’dan olup Kuyuluk Köyüne yerleştirilmiştir. Daha sonra gelenler Karamustafalı’ya iskân edildiler. Mustafalı Mahallesine yerleşenler de 1952 yılında yine Bulgaristan’dan gelen göçmenlerdir.(34) Toprakkale-Ceyhan arasında bulunan Mustafabeyli köyü halkı da 93 harbi muhacirlerindendir.(35)

Geçmişten bugüne Erzin kenti güçlü ekonomisi nedeniyle doğu illerimizden devamlı göç almaktadır.

KAYNAKLAR :

  1. Doç. Dr. Anıl Çeçen.Tarihte Türk Devletleri.Milliyet Yayınları.
  2. Refik Özdek.Türkler’in altın kitabı.C:II Milliyet Yayınları.
  3. Prof. Dr. Faruk Sümer. Oğuzlar.(Türkmenler) Tarihleri, Boy Teşkilatı ve Destanları. İstanbul 1992.Türk Dünyası araştırmaları vakfı. +0ı s.
  4. Prof. Dr. Faruk Sümer.Ramazanoğulları’na dair bazı yeni bilgiler. Türk dünyası Araştımaları Dergisi 1984/12 s:1-10
  5. Yılmaz Kurt.1572 tarihli Adana Mufassal Tahrir defterine göre Adana’nın sosyo-Ekonomik Tarihi Üzerine Bir Araştırma.Belleten Degisi C:LIV 1990/4 S:209
  6. Nasuhü’s Silahi (Matrakçı) Beyan-ı Menazil-i Sefer-i Irakeyn-i Sultan Süleyman Han.Haz: Prof. Dr. Hüseyin G. Yurtaydın.Ankara 1976 Türk Tarik kurumu basımevi 307 s.
  7. Doç. Dr. Cengiz Orhonlu. Osmanlı İmparatorluğu’nda Derbent Teşkilatı.İstanbul 1967 İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları 175s.
  8. Enver Çakar. H.931 (M.1324-1325) Tarihli ve 125 Numaralı Halep İcmal Defterinin Tanıtımı ve Tahlili. Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi.1994/4. Sayı:90 S:115-131
  9. Cengiz Orhonlu.Osmanlı İmparatorluğu’nda Aşiretlerin İskânı. İstanbul 1987 Eren Yayıncılık 152 s.
  10. Prof. Dr Yusuf Halaçoğlu. XVIII. yüzyıllarda Osmanlı İmparatorluğu’nun iskân Siyaseti ve Aşiretlerin Yerleştirilmesi. Ankara 1997 Türk Tarih Kurumu Basımevi 179 s.
  11. Cevdet Türkay. Başbakanlık Arşiv Belgelerine Göre Osmanlı İmparatorluğu’nda Oymak, Aşiret ve Cemaatler. Tercüman Kaynak eserler Dizisi 835 s.
  12. Ahmet Refik. Anadolu’da Türk Aşiretleri (966-1200) İstanbul 1930 Devlet Matbaası 235 s.
  13. Ahmet Refik. Anadolu’da Türk Aşiretleri (966-1200) İstanbul 1930 Devlet Matbaası 235 s.
  14. Ahmet Cevdet Paşa. Marûzât.Hazırlayan Dr. Yusuf Halaçoğlu.İstanbul 1980 270s.
  15. Cevdet Paşa Tezâkir C:II. Yay: Prof.Dr. Cavit Baysun. Ankara 1986 Türk Tarih Kurumu Basımevi 273 s.
  16. Nedim İpek. Rumeli’den Anadolu’ya Türk göçleri .Ankara 1999 Türk tarih kurumu basımevi..260 s.
  17. Süleyman Sökmen.D:1318 (1902)
  18. Ahmet Şerif.Anadolu’da Tanin. İstanbul 1977 . Kavram Yayınları 344s.