Erzin Adı Nereden Geliyor

Erzin adının, Erzen adından geldiği hep söylenir durur. Bu konuda pek çok sözlükte benzer ifadeler var. Arapça’da: El-Erzen;(1) sert dallı ağaç, ondan sopa ve değnek yapılır. Yine, Erzân; suyu dengeli tutan yüksek bir yer, diye de belirtilmektedir. Ayrıca, Kamus’a göre(2) Erzen bir beldenin adıdır. Erzen, kelimesinin kökeninin “Erzurum” olduğu ve “Erzin” ile “Urum” kelimelerinden oluşan birleşik bir isme dönüştüğü söylenmektedir. "Erzurum Adının Orijini” isimli yazıda konu detaylı olarak anlatılmaktadır. Yazıda, Erzen kelimesi hecelere bölünerek çeşitli Türk lehçelerine göre de incelenmiştir.

Kelimenin çözümlemesini yaparsak:
------------- (1) (2) (3) (4)
“Erzen: eğ er ez en

Birinci eleman olan ana kökün (eğ) anlamı kuvvet ve kudrettir, hayattır. İkinci (er) elemanı bu soyut manaların herhangi bir saha ve hacimde karar vermeyi gösterir. ve er birlikte yer şekli ile toprağı, ger şekli ile gerginliği, sağlamlığı, kar şekli ile kuvveti, pazuyu, karşılamakta olduğu gibi tedaviyi ifade eder. Ve ana kökle kaynaşarak er olunca yiğiti ve erkeği gösterir. Üçüncü ez elemanı bu manayı genişletir, çoğaltır ve büyütür. O zaman kuvvetli her şeydir. Madene ere ve erz demeleri ondandır. Bu erz kelimesi (ğ) şekli ile erğ yapar ki bunun kudret, kuvvet ve hüküm manalarına geldiğini biliyoruz. Dördüncü eleman (en) in gerçek morfolojisi enğ olduğuna göre manayı üzerine alan ve tamamlayan eleman olur. Bu suretle Erzenğ şekli ile kendisinde büyük, çok ve geniş bir kuvvet ve kudretin belirlendiği bir obje meydana çıktığı gibi, erkek şekli ile de kendisinde bu kuvvet ve kudretin bulunduğu bir konu ortaya çıkar. Bu nedenle Erzen asıllı yer adlarının, madenli ve maden sulu topraklara verildiğini kabul etmemiz gerekmektedir. Dikkat edilirse "ERZEN kelimesi veya benzer anlamlı kelimelerin kullanıldığı bu yerlerde, ya doğrudan doğruya maden veya maden suları vardır.” Bunlara örnek olarak: Erzen, Erzincanve Erzurum'u gösterebiliriz. Bu nedenle Erzen kelimesini yabancı dillere mal etmek yanlış olur.

Rusya - Moğolistan Sınırı boyunda Erzin Eyaleti

Erzin kelimesi ile adlandırılan yer isimlerine, bugün için Orta Asya toprakları içinde Rusya'nın, Moğolistan (3) sınırı boyunda Tuva Cumhuriyeti'nin 17. ili ve geçmişte Osmanlı Devleti'nin Türkiye toprakları içindeki Batman ili sınırları içindeki Garzan çayı boylarında rastlamaktayız. Bu durumda, tarihi kaynaklardan bugünlere gelen ve ERZİN kelimesini içeren yerleşim alanlarını kronolojik bir sıralamaya tabi tutalım.

Yazılı kaynaklarda, Erzin adını ilk defa Kanuni Sultan Süleyman’ın, Irakeyn Seferi ile ilgili eserde çizilen haritada görüyoruz.(4) Kanuni İran’a giderken, Sivas-Erzurum yolunu, dönüşte ise Diyarbakır-Halep-Hatay yolunu izlemiştir. Zaferden İstanbul'a dönerken, 09.10.1535 günü Batman-Garzan çayı boyundaki Ab-ı Erzin’den geçmiştir.

Kanuni Sultan Süleyman'ın Irakeyn Seferi Güzergahı

Osmanlı Devleti’nin 1691-1750 yılları arasında uyguladığı aşiretlerin iskân düzenlemesini arşiv belgelerinden veren Cevdet Türkay, eserinin 355 . sayfasında " Erzin’li (Erzin’lü ) " isimli aşiretin Adana eyaletine bağlı olduğunu belirtmektedir(5). Cevdet Paşa’nın “Tezakir-i Cevdet”(6) isimli eserinde, Gavurdağı eşkiyasından bahsederken, Erzin civarından geçen (Gökdere ile Ağyar’ın altında birleşerek, Kısık Boğazı mevkiinden Karanlıkkapı’ya, oradan da Ayas’a akıtılan sulara ait kemerlerin bugün için TEM yolundaki Dokuz Tekne köyü ve Leçe içindeki izlerine rastlamak mümkündür) çaylarla ilgili 01.10.1881 tarihli tezkirede, Erzin adı açıkça belirtilmektedir.

Harita üzerinde Erzin adına üçüncü defa, 1904 yılında batılı seyyah Rıchard Kiepert’in(7) hazırladığı ve İskenderun Körfezin’de pek çok kenti gösteren, Adana paftasında Latince Harfleri ile yazılmış olarak rastlıyoruz.

Richard Kiepert (Adana Paftası) - 1904

Cebel-i Bereket Mutasarrıflığına getirilen Mehmet Asaf, anılarında 14.09.1908 (8) günü bu göreve atandığını ve 18.05.1910 tarihine kadar Erzin’de bu görevi üstlendiğini, Ermeni olaylarından sonra da görevinden alındığını ve Erzin Divan-ı Harbi’nden serbest bırakıldığı halde, Adana Divan-ı Harbi’nce 4 yıl devlet görevinden uzaklaştırıldığını anlatmaktadır.

Anadolu’da Tanin(9) isimli gazetenin yazarı Ahmet Şerif, 01.02.1910 günü Cebel-i Bereket Merkezi Erzin’i ziyaretinde bölge ile ilgili geniş bilgiler vermektedir. Makalenin bütünü belgeler bölümüne konulmuştur.

Salname-i Devlet-i Aliyye-i Osmani (10) isimli, Osmanlı Devleti’nin 1911 tarihli idari teşkilat yıllığında Erzin; nahiye teşkilatı içinde değerlendirilip, Adana Vilayeti, Cebel-i Bereket Sancağı, Dörtyol kazasına bağlı olarak gösterilmiştir.

Cebel-i Bereket(11), 1923 yılında vilayet yapılarak, Dörtyol kazası ve ona bağlı olarak da Erzin nahiyesi gösterilmektedir.

Cebel-i Bereket vilayeti(12), 20.05.1933 gün ve 2197 sayılı kanunla sancak merkezine dönüştürülüp Adana Vilayeti'ne bağlanmıştır. Böylece Erzin’de, Dörtyol kazasına bağlı nahiye merkezi olarak Adana ili sınırları içine alınmıştır.

Hatay, 07.07.1939 gün ve 3711 sayılı kanunla(13) vilayet yapılarak, arazisi Türkiye Cumhuriyeti topraklarına katılınca, aynı kanunun 3. maddesi gereğince, Dörtyol kazası ile ona bağlı Erzin nahiyesi de Hatay iline bağlanmıştır.

Erzin, 19.06.1987 gün ve 3392 sayılı kanunla (14), Hatay ili sınırları içinde ilçe statüsüne yükseltilmiştir.

Erzin adına ilk rastladığımız 1535 yıllarında, bugünkü Batman ili sınırları içindeki aynı bölgede; Ab-ı Erzin yanında, Cisr-i Kınıkdar ve Cisr-i Derbent yerleşim merkezlerini de birlikte görmekteyiz. Bu merkezlere ait isimlere (Kınık-Derbent-Bayındır) yine, 1691 yılında Erzin’in kurulduğunu kabul ettiğimiz bugünkü bölgemiz sınırları içinde de rastlamaktayız.

Bu durumda, Batman dolaylarındaki içme ve kaplıcalarla, bugün Erzin’deki maden sularının, Erzin ismi üzerinde örtüşmesi tezimizi güçlendirmektedir. Ayrıca, Erzin kelimesinin detaylı incelenmesi ve irdelenmesi sonucu Orta Asya’ya kadar uzanmasını göz önünde bulundurursak, kesin olarak isminin Türk kökenli olduğu kanaatine varırız. Bu durumda, Türklerin Anadolu’ya yerleşmesindeki, kademeli ve kronolojik varsayımları da burada savunarak, Erzin halkının geçmişine bir ışık tuttuğumu zannediyorum.

Böylece, yukarıda ayrı bölümler halinde belgelerle incelenen "ERZİN" adının, madenli sulardan geldiği anlaşılmaktadır.

KAYNAKLAR :

  1. Liwis Ma’luf.El-Müncid. Arapça-Arapça Ansiklopedik Sözlük. Katolik Matbaası.Beyrut 1966. 19.baskı.
  2. Prof. Dr. H. R. Tankut.Erzurum Adının Orjini. Ayın Tarihi. 1938/5
  3. Rusya Haritası. Moğolistan sınırında Tuya Bölgesi'nin 17. kenti.
  4. Prof. Dr. Hüseyin G.Yurdaydın.Beyan-ı Menazil-i Sefer-i Irakeyn.(1533-1535) Masuhus-Silahi (Matrakçı). Ankara 1976. Türk Tarih Kurumu. 416 s.
  5. Cevdet Türkay. Başbakanlık Arşivi Belgelerine göre Osmanlı İmparatorluğu’nda oymak aşiret ve Cemaatler.İstanbul 1979 Anda Ana Neşriyat ve Dağıtım A.Ş. 962 s.
  6. Prof. Dr. Cavit Baysun.Tezâkir-i Cevdet. Ankara 1986. Türk Tarih Kurumu. 273 s.
  7. Rıchard Kiepert.Adana Paftası 1904.
  8. Mehmet Asaf. Haz:İsmet Parmaksızoğlu.1909 Adana Ermeni Olayları ve Anılarım. Anakara1986. Türk Tarih Kurumu Basımevi. 87 s.
  9. Ahmet Şerif.Anadolu’da Tanin. İstanbul 1977. Kavram Yayınları. 344 s.
  10. Salname-i Devlet-i Aliyye-i Osman-i. 1911
  11. T.C. Devlet Yıllığı. İstanbul 1929. Devlet Matbaası. 759 s.
  12. Yurt Ansiklopedisi. C:1. Ankara 1981. Anadolu Yayıncılık. A.Ş. 728 s.
  13. Resmi Gazete. 11.07.1939 gün 4255 sayılı nüshası
  14. Resmi Gazete. 04.07.1987 gün 19507 sayılı nüshası