ERZİN DESTANI
Amanos dağına, sırtını vermiş
Asırları aşıp, bugüne gelmiş
Deniz kıyısına, yeşili sermiş
Güneyin güzeli, nazlı Erzin’im
Önde Toprakkale, arkanda tepe
Adını vermişti, Cebel Berket’e
Tarihi varlığın, büyük mertebe
Güneyin gelini, hazı Erzin’im
Unutmam güneşte, bulgur aşını!
Özlemişim toprak, ile taşını
Hiç kimse bilmiyor, onun yaşını
Güneyin lezzeti, tadı Erzin’im
Bölgenin sembolü, portakalıdır
Turuncu limonu, onun malıdır
Herkese yardımı, gerçek halıdır
Güneye rengini, veren Erzin’im
Karacaoğlan’ın, ana yurdudur
Dadaloğlu dersen, geçmiş soyudur
Elbeyli, Gündeşli, ona konudur
Güneyin türküsü, sazı Erzin’im
İsos şehri derler, tarihi örnek
Şıh’ın ocağına, kurmadık dernek
Geleceği gören, bir lider gerek
Güneyin önderi, saygın Erzin’im
Yaylanın Güzeli, Karıncalı’dır
Emekler verilmiş, Erzin malıdır
Dört gözle bakılıp, korunmalıdır
Güneyin dağları, karı Erzin’im
Büyüğü küçüğü, sever Burnaz’ı
Geçmişten yadigar, almış bu hazı
Sülüğü böceği, çalıyor sazı
Güneyin kırları, süsü Erzin’im
Körfezde değerin, paha biçilmez
Sana uğramayan, yoldan geçilmez
Safına durmayan, mebus seçilmez
Güneyin yıldızı, canı Erzin’im
Karalu İsalu, aşiret boyu
Altaylar’dan gelir, Türkmendir soyu
Sakindir, güzeldir, asildir huyu
Güneyin tarihi, özü Erzin’im
Atası dedesi, konar göçerdi
Ovada sağardı, köyde ölçerdi
Dağına kurduna, göğüsler gerdi
Güneyin yiğidi, şanlı Erzin’im
Bir ucun Adana, bir ucun Hatay
Amanos’la Leçe, duruyor yatay
Tepende Mığır’ın, sanki bir Altay
Güneyin oğlu, kızı Erzin’im
Şah Mehmed’in der ki, özlerim seni
Yüzyıllar geçse de, unutma beni
Beşikten mezara, ulu gölgeni
Esirgeme benden, n’olur Erzin’im
Mehmet AĞIRGAN
Edirne-10.3.1995